ŞİİR

 

Bu Gece (----------Amin Diyelim------)
Şiirin Hikayesi

( DÜNYANIN DÖRT BİR YANINDA YAPILAN ZÜLÜMLER SİZ DUYARLI YÜREKLERİ İNCİTTİĞİ GİBİ BENİ DE DERİNDEN ETKİLEDİ. EN SON FİLİSTİNDE YAPILAN VAHŞET ÜZERİNE DUYGULARIMIN İFADESİDİR .. SAYGILARIMLA ...)
 

 

Hazan mevsimi çökmüş üstümüze
Hüzün tohumları sarmış her yanı
Kapansın bütün kapılar
Açılsın gönüller ALLAH’a
Amin diyelim bu gece
Dillerde , gönüllerde hep aynı hece…

Açılsın eller duaya
Yakarışlar inletsin semayı
Uykudan uyansın ebabil kuşları
Amin diyelim bu gece
Dillerde , gönüllerde hep aynı hece…

Ya Rab ! Açtık sana ellerimizi
Sonsuzluk ateşi yanarken içimizde
Çözülsün diye bu sonsuz bilmece
Amin diyelim bu gece
Dillerde , gönüllerde hep aynı hece…

Rab aşkına bitsin, bitsin bu zülümler
Ağlamasın artık anneler ve yavrular
’’Islahı imkansızsa helak olsun bunu yapanlar’’
Amin diyelim bu gece
Dillerde , gönüllerde hep aynı hece…

Yakarışlarımız inletsin semayı
Açılsın ellerimiz yüce Allah’a
Bitirsin diye bu belayı
Amin diyelim bu gece
Dillerde , gönüllerde hep aynı hece…

Duysun sesimizi bütün bir insanlık
Açılsın zalimler için ;
Ardına kadar cehennem kapıları
Amin diyelim bu gece
Dillerde , gönüllerde hep aynı hece…

Bam telimize dokunur bu çile
Katlanmak mı ? Mümkün değil..
Yer gök hepsi dile gelsin diye
Amin diyelim bu gece
Dillerde , gönüllerde hep aynı hece…

Ya Rab ! Şikayetimiz sanadır
Budur elimiz ve dilimizden gelen
Bu zülümleri yapan zalimler
’’Sana havale , sana havale, sana havale…’’
Amin diyelim bu gece
Dillerde , gönüllerde hep aynı hece…

Zalim zannetmesin kalır yanına
Bu dünyada olmazsa bile
Dokunur elbet bu feryatlar
Bir gün onların da canına
Amin diyelim bu gece
Dillerde , gönüllerde hep aynı hece…

Açalım ellerimizi yüce RAB’e
Yakaralım var gücümüzle
Duyulsun artık mazlumun ahı
Amin diyelim bu gece
Dillerde , gönüllerde hep aynı hece…

Elimizden gelemeyeni, dilimizle yapalım
Gün olur devran döner
Duyulur elbet mazlumların ahı
Şikayetimiz sanadır Rabbimiz
Tüm yardımları ancak senden bekleriz
Amin diyelim bu gece
Dillerde , gönüllerde hep aynı hece…

Kan ağlarken bütün bir ,insanlık
Biz nasıl huzur bulalım bu gece
Yakaralım Allah’a, dağ taş gelsin dile
Amin diyelim bu gece
Dillerde , gönüllerde hep aynı hece…

Aşık derdini açar maşukuna
Bir gün varır isem huzuruna
Ne yaptın diye sorarlar ise bu kuluna
Amin diyelim bu gece
Dillerde , gönüllerde hep aynı hece…

Hak aşkına siz de katılın bu kervana
Ümitle , feryatla yakaralım Allah’a
Geri kalmayalım bu duadan
Çevirelim yüzümüzü ;
Yardım dileyelim semadan
Amin diyelim bu gece
Dillerde , gönüllerde hep aynı hece…


Yücel Demirtaş
25/01/2009

Bad-ı Saba
Ey bad-ı saba al götür beni!
Duymak istiyorum O'nun sesini
Ulaştır beni,
Vardır belki kalkmakta olan bir gemi.
Al götür beni,
Görmek istiyorum, hayalimdeki yerini.

Düşe kalka kalmadı mecalim,
Ben buralarda bir garip yetim.
Günlerce ağladım,
Kalmadı gayri halim.
Al götür beni,
O benim tek saadetim.

Doğduğum günden beridir arıyorum.
Hep gözyaşlarıyla soruyorum.
O güzel hülyanın
Yıllardır özlemiyle yaşıyorum...
 
 
Yücel Demirtaş
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Bir İsyandır
Bir isyandır
Ruhumda ızdırabını çektiğim
Hayal deryasında
Ölüm gerçeğini mırıldanıp
Sundum isyankar ruhuma

Bir hayattır
Bakışlarında gezinen
Bana sunduğun acıdır
Yanaklarından süzülen
Izdırap yüklü hayallerime
Sapladığın hançerdir
Bakışların

Bir çiçektir
Açmayı unutan
Bahardan habersizcesine
Boran yüklü kışları yaşayan
Bir hasrettir
Kayıp gençliğime sunulan

Bir bakıştır
Hayata pusu kuran
Bir bakıştır
Mecnun'u çöllere vuran
Maşuk olduğu sevgiliye
En derin hayallerle kavuşturan

Bir ızdıraptır
Bana sunduğun
Sana meftundur
Meftundur sana bu gönlüm
En derin hülyalarda
Paylaştığım ızdıraptır

Ve... Yeniden
Paylaşmak zamanıdır
Acıların bittiği yerde başlayan
Süzülen sahte bakışların
Unutturur bana mutluluğu
Bu bahar neşvesinde

Bir isyandır
Ruhumda ızdırabını çektiğim...

Yücel Demirtaş
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Bulutlara İnat
Yıldızlar tutuşmuş,
Gökyüzü yanıyor…
Sonsuz akşamların,
Gülümsüyor çehresi…
Yeniden solukluyor,
Mahküm bakışları…
Ay gülümsüyor,
Buruk kalbi ile…
Ve… El sallıyor,
Yukardan yıldızlar…
Bulutlar inat,
Güneşler doğuyor…
Yıldızlar tutuşmuş,
Gökyüzü yanıyor…
 
 

YÜCEL DEMİRTAŞ
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Canlar Cananı
Canlar cananı arar maşukunu
Uveykler gibi pervaz eder her tarafa
Güneş yeniden doğar sabaha
Aydınlatır da, sarar ruhumu
Canlar cananı arar maşukunu
 
 
Yücel Demirtaş
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Dönüş Yok

Bir gün gelir de dönmek istersen geriye,
Bil ki binmişsin dönüşü olmayan bir gemiye.
Bazen doğru bazen yanlış yol alıyorsun,
Kalktığın limandan gideceğin son beldeye…
 
Yücel Demirtaş
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Gel
Gel!
Pörsümüş ruhumuza,
Yeniden diriliş hayyet.

Heyhat!
Senin yolunda bükülmeyen başlara
Heyhat!
Yorulmuş paslı sineler,
Durulmuyor bu feryat.

İnsanlık senden,
Senden bekliyor mağfiret.
Gönüller sana,
Beyinler sana,
Vicdanlar sana hasret.

Yücel Demirtaş
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Geldim
Gönlüm hazana döndü
Bitmez oldu intizarım
Gel! Ey sevdamın gülü
Seninle ölmeye hazırım

Kupkuru çöllere döndü
Bu zavallı gönlüm
Bir Eylül akşamında
Senin için ölmeye geldim.

Dalında ölümsüzlüğe eren
Sana muştak bu ruhum
Yolunda çile ile geçen
Bir ömür geçirmeye geldim

Yağmurlu geçen bu yazın
Son akşamında
Yarım kalan şarkımızın
Tamamlamak için son mısrasını
Yazmaya geldim

Yokluğunda yok olduğum
Varlık sebebimi onda bulduğum
Bitmeyen bu mahzun yolun
Garip bir yolcusu olmaya geldim...


Yücel Demirtaş
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Hani Nerde
Topraktandır cümle soyun
Topraktadır cümle soyun
Hani nerde, hani nerde
Övündüğün ceddin nerde

Güzelliğin fani imiş
Yaşadığın bir an imiş
Hani nerde, hani nerde
Güvendiğin hani nerde

Can pazarına sunduğun
Bunca gayretle yoruldun
Dünya malına vuruldun
Hani nerde, hani nerde
Övündüğün malın nerde

Süslenip de durduğun
Yanlış yolda harcadığın
Hiç bitmeyecek sandığın
Hani nerde hani nerde
Güvendiğin hani nerde

Bir yanında ölüm yatan
Bir yanında zülüm kokan
Hani nerde hani nerde
Harcadığın ömrün nerde

Hayallerin perde perde
Tutulmuşsun sen bir derde
Hani nerde hani nerde
Sevdiklerin şimdi nerde

Güvendiğin zamana bak
Geçiyor bak yavaş yavaş
Yaşanmayacak bir daha
Değer verdiğin bu dünya
Hani nerde hani nerde
Güvendiğin dünyan nerde

Taptığınız dünya malı
Bunca gayrete değer mi
Gelen gitti kalan var mı
Bu handa yatanlar var mı
Hani nerde hani nerde
Güvendiğin ömrün nerde



YÜCEL DEMİRTAŞ
24 NİSAN 1999
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Her Yerde
Sevin ve sevil her yerde
Ey baharı soluklayan yiğit!
Tutulmuşsun sen garip bir derde…
Sakın kapılma ümitsizliğe!
Sen Allah’ı düşün.
O her yerde…
Dillerde, gönüllerde
Her an her yerde…

YÜCEL DEMİRTAŞ
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
İnsan(cık) lar
Damarlarından ihanet damlıyordu,
İnsan suretli canavarların…
Yüreği yoktu,
Sevmeyi bilmezdi o…
Unutmuştu yaşamayı,
Yaşatmaksa imkansızdı O’nu…

YÜCEL DEMİRTAŞ
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
İstanbul
Tevhidi andırıyor minarelerin ey İstanbul!
Düşün Allah’ı, Allah’ı düşün kıl tevekkül
Sen Peygamberin müjdesisin Fatih’e
Kalk yeniden diril, bu senin hakkın İstanbul
Tevhidi andırıyor minarelerin Ey İstanbul!
İstanbul bu yüce şehir.
İstanbul bir inci nehir,
Yok, kalmamış ağlayanı,
Kendisi ağlayan şehir!
Her an gizlidir saçlarında sevgilinin.
Bazen ölüm kokar masum bakışları,
Andırıyor beyaz duvağını bir gelinin.
Yoldan çıkarır ihtiyar delikanlıları.
Her an gizlidir saçlarında sevgilinin.
İstanbul, bu yüce şehir.
İstanbul, bir inci nehir.
Tanınmayacak haldesin!
Ağla! Ağla aziz şehir.
Bıraksan ağlayacak, yok ki konuşsun dili.
Kahpedir kimisi için, kimisi için sevgili.
Bıraksan ağlayacak yok ki konuşsun dili,
Beyoğlu,Üsküdar,Fatih hepsi kederli,
Bıraksan ağlayacak, yok ki konuşsun dili.
İstanbul bu yüce şehir
İstanbul bir altın nehir
Yok, kalmamış ağlayanı
Kendisi ağlayan şehir
İstanbul tarihimiz, yok ettik tarihini İstanbul’un.
Kırılmış kalbi mahzun Ayasofya’nın
Kalbinde en büyük yarasıdır bu İstanbul’un.
Fatih’in sesidir mimberinden duyulan.
İstanbul tarihimiz yok ettik tarihini İstanbul’un
İstanbul bu yüce şehir
İstanbul bir inci nehir
Ağlayanı kalmamış,
Kendisi ağlayan şehir.
Ve İstanbul seferler yapmak istiyor cihanın her yerine
Gün doğarken İstanbul’un her semtine,
Dolamış minareleri “Allah” sadasını diline
Ordular toplanmış kumandan yok yerinde,
Ve İstanbul seferler yapmak istiyor cihanın her yerine.
İstanbul bu yüce şehir
İstanbul bir inci nehir
Yok, kalmamış ağlayanı
Kendisi ağlayan şehir
Hicabını yaşıyor İstanbul’um ağyar,
Simasında kalmamış o eski bahar
İstanbul yarinden ayrılmış bir yar,
Bütün ihtişamıyla her akşam,
Hicabını yaşıyor İstanbul’um ağyar.
İstanbul bu yüce şehir,
İstanbul bir inci nehir,
Yok, kalmamış ağlayanı
Kendisi ağlayan şehir.
Belli ki sen Kanuni’den kalan son rüyasın,
Sana bu tarihi reva görenler utansın.
Tarihinde yok bu senin, bu senin son yasın,
İstanbul benliğini yitirenler utansın.
Belli ki sen Kanuni’den kalan son rüyasın.
İstanbul bu yüce şehir
İstanbul bir altın nehir
Yok, kalmamış ağlayanı
Kendisi ağlayan şehir.


YÜCEL DEMİRTAŞ
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Kan Ağlıyor
Yer ve gök kan ağlıyor,
Ağıtlar yakılıyor her tarafta.
Hüzün tohumları saçılmış,
İnsanlar çaresiz ve yorgun,
Kan ağlıyor yer ve gök.

Yırtılmış demir perdeler,
Namus ayaklar altında.
Hakka kapanmış tüm gönüller,
Ve… Haya kalmamış insanlarda
Kan ağlıyor yer ve gök.

Her tarafta kan ağlıyor insanlık,
Kosova, Bosna, Irak ve Afganistan.
İnsanca yaşamak için harcanıyor insan.
Her tarafa kan ve barut kokusu yayılıyor.
Kan ağlıyor yer ve gök.

Hayaller prangalı,
Bin bir ızdırap yüklü sineler.
Çocuklar çaresiz, anneler kırgın.
Genç delikanlılar yorgun mu yorgun,
Kan ağlıyor yer ve gök.

Dayan Bosnalım, dayan Kosovalım,
Dayan Afganım, Iraklım, Habeşim.
Kan ağlayışın duracaktır elbet!
Heyhat! unutulur mu senin davan.
Kan ağlıyor yer ve gök

Kutsal olmasaydı çekilen çileler,
Katlanır mıydı çilelere yüce PEYGAMBER.
Ve… Yeniden yaşamak için GÜL DEVRİ’ni
Kan ağlıyor yer ve gök.

25 Nisan 1999
Yücel DEMİRTAŞ
 
 
 
 
Kaybettiğim Seni
Yorgunum sensizliğe.
Çaresizlik kuşatmış her yanımı,
Bu mahküm şehrin tenha sokaklarında,
Kaybolmuşum.

Sıkılmışım kalabalık caddelerinde.
Yalnızlığa bir dost,
Ben olmuşum.

Takılmışım mutluluk duvarına,
Yüreğimden vurulmuşum.
O yalancı güzelliği
Deryalarında bulmuşum.

Unutmuşum gözlerinin rengini
Kaybolduğum şehrin sokaklarında.

Çırpınmışım yıllarca,
Bulmak ümidiyle, kaybettiğim seni!
 
 
 
Yücel Demirtaş
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Kaybettiğimiz Düşünce
Ey bütün ihtişamıyla
Bize yokluğunu hissettiren!
Yeniden doğ ruhumuza.
Bulutlar sana …
Yağmurlar sana…
Ve… Gökyüzü bütün ihtişamıyla,
Anlatır sana sonsuzluğu.

Bahar yüklüsün düşüncelerde,
Yağmur düşer toprağına.
Kaybettiğimiz düşünce ellerde.

Gül kokusu yayılır her tarafa.
Dirilten ahengiyle her sabah,
Ufukları andıran düşünceler.
…Ötelerde.
Ve… Ötelerde bulur o sevdayı.
Andırır canlara susamışlığı.
Hakka muştak engin gönüller,
Arar mutluluğu taa ötelerde…



YÜCEL DEMİRTAŞ
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Rüzgar
Kendini başıboş zannedip delice esersin,
Bilmez misinki sen yaratılan bir esersin...
 
 
 
Yücel Demirtaş
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Sana Ulaşmak
Hayallerim deryalara döndü,
Gözlerimdeki ışık bir an için söndü.
Düşündüm kendi kendime,
Ya Rab! Varlığın aklıma büründü.

Tefekkür edilmesi gereken bunca şeye,
İsyanla karşılık vermek ne diye.
Manasız geçen bunca sene olsa bile,
Sana ulaşmak olmalı en büyük gaye...
 
 
 
 
Yücel Demirtaş
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Son Yolcu
Son yolcusuyum ben bu trenin;
Geldim…
Yaşadım…
Ve… Şimdi gidiyorum…

Son yolcusuyum ben bu trenin;
Yüküm sırtımda…
Hiç indirmedim…
Geldim…
Yaşadım…
Ve… Şimdi gidiyorum…

Son yolcusuyum ben bu trenin;
Aşklara yelken açtım…
Aşkları yaşadım…
Ve… Şimdi gidiyorum…

Son yolcusuyum ben bu trenin;
Kalbim kırık…
Acılarla doluyum…
Geldim…
Yaşadım…
Ve… Şimdi gidiyorum…

Son yolcusuyum ben bu trenin;
Çok çalıştım…
Çok yoruldum..
Acıları yaşadım…
Ve… Şimdi gidiyorum…

Son yolcusuyum ben bu trenin;
Bazen ağladım…
Bazen güldüm…
Bazen sevindim…
Bazen üzüldüm…
Ve… Şimdi gidiyorum…

Son yolcusuyum ben bu trenin;
Acıları yaşadım…
Ayrılıkları yaşadım…
Yeniden buldum kendimi…
Geldim…
Yaşadım…
Ve… Şimdi gidiyorum…


YÜCEL DEMİRTAŞ
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Vazgeçemezdi!
Kara sevdalı eşiydi,
O yalnızlığın…
Hazana kucak açmıştı.
İsterse bitmesin,
Kökünü kazıyacaktı,
O karanlığın…
Dibi görünmeyen kuyuda,
Akseden çehresine kükrüyordu.
Başını kaldırıp,
Ta gökyüzüne
Ölümsüzlüğü haykırıyordu…
Hayatta küskündü,
Karındaşı olduğu yalnızlığa.
Vazgeçemezdi artık!
Uğruna baş koyduğu
Bilinmezlik yıldızından.
Tadına varmıştı,
O yoldaşı olduğu sonsuzluğun…
Çünkü suskundu,
Söyleyemezdi…
Vazgeçemezdi artık
Uzun,
Uzun olduğu kadar da zor olan bu yoldan…
Vazgeçemezdi!
Düşlerinde kurduğu o kavgadan…


YÜCEL DEMİRTAŞ
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Yalnızım
Duygularım birer birer köreldi
Ah! Bu mahzun bakışlarından
Fırtınalı bir gecenin karanlığında
İlk bulduğu limana demir atan
Ayrılığın ve yalnızlığın gemisi
Bir yıldız gibi kaydı bakışlarımdan
Karanlık ve yıldızsız bir grcenin ardında
Yalnızım!
Ben bir dağın yamacında
Kurtlar kadar yalnız
Ve tavşanlar kadar ürkek
Denizler kadar bilinmezliğin avucunda
Ayrılık hasreti yakar da derinden
Hasretin şahikası
Bu gece bulutlar bizim için ağlıyor
Asırlardır kavuşamayan yürekler sende
Sende kendini buluyor
Bu gece yine yalnızım
Gökte ay kadar yalnız...
 
 
 
 
 
Yücel Demirtaş
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Yol
Kimi yollar sap ve dikenli,
Aşılması zordur o denli…
O yolda gördüğüm insanların,
Kalpleri kırık gözleri nemli…

Bir yol ki sonu gelmez o yolun.
Gelen gitmiş kalansa yorgun.
Bu uzun yolda yolsuz kalan,
Nice yolcular gördün
Kalpleri kırık yüzleri solgun…
 
 
 
Yücel Demirtaş
 
 
 
EDİTÖR:YÜCEL DEMİRTAŞ
 
..................
GAZETELER
 


İLÇEM HABER GAZETESİ
 
form name="webCI">
ZİYARETÇİ SAYISI
 
AĞRI-ELEŞKİRT- YAYLADÜZÜ BELDESİ- TASARLAYAN :YÜCEL DEMİRTAŞ ZİYARETÇİ SAYISI
AYIN ŞİİRİ
 

"
''KAN AĞLIYOR''
Yer ve gök kan ağlıyor, Ağıtlar yakılıyor her tarafta. Hüzün tohumları saçılmış, İnsanlar çaresiz ve yorgun, Kan ağlıyor yer ve gök.
Yırtılmış demir perdeler, Namus ayaklar altında. Hakka kapanmış tüm gönüller, Ve… Haya kalmamış insanlarda Kan ağlıyor yer ve gök
Her tarafta kan ağlıyor insanlık, Kosova, Bosna, Irak ve Afganistan. İnsanca yaşamak için harcanıyor insan. Her tarafa kan ve barut kokusu yayılıyor. Kan ağlıyor yer ve gök. ...
Hayaller prangalı, Bin bir ızdırap yüklü sineler. Çocuklar çaresiz, anneler kırgın. Genç delikanlılar yorgun mu yorgun, Kan ağlıyor yer ve gök.


Dayan Bosnalım, dayan Kosovalım, Dayan Afganım, Iraklım, Habeşim. Kan ağlayışın duracaktır elbet! Heyhat! unutulur mu senin davan. Kan ağlıyor yer ve gök
Kutsal olmasaydı çekilen çileler, Katlanır mıydı çilelere yüce PEYGAMBER. Ve… Yeniden yaşamak için GÜL DEVRİ’ni Kan ağlıyor yer ve gök
25 Nisan 1999 Yücel DEMİRTAŞ

ı

(---)

---------------------
 
Bugün 24274 ziyaretçi (42533 klik) kişi burdaydı!
......................... BetüL Fm İstek Paneli, İstek, İstek Paneli, Radyo İstek, Radyo BetüL İstek Hattı, SanaL Radyo İstek, İstek İste Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol